Günümüzde semptomları oldukça sık görülen bir sendrom olan düzensiz bağırsak sendromundan bahsetmek istiyorum. Kısaca adı ibs yani ‘irritable bowel syndrome’ olan bu sendrom bireyin beyin-bağırsak arasındaki aksında gerçekleşen bazı işlev bozuklukları sonucunda olabildiği gibi bireyin psikolojik duygu durum bozukluklarının fiziksel olarak sindirim sistemine yansıması sonucu bağırsaklarda meydana gelen fonksiyonel bozulmaları kapsar. Bu fonksiyonel bozukluklar sonucunda hastada ishal ağırlıklı ibs, kabızlık ağırlıklı ibs yada her ikisinin birlikte görüldüğü ibs karışımı olan ibs-m görülebilir. İbs’nin bu tanımları içerisine giremeyen bir türü daha bulunmaktadır. Bu türün adı da tanımlanamamış düzensiz bağırsak sendromudur. İbs günümüzde alanında uzman hekimler tarafından roma 4 kriterleri uygulanarak tespit edilmektedir. İbs’nin kadınlarda görülme olasılığı erkeklere göre oldukça fazladır. Kadınlarda genelde ergenlik sonrası görülme olasılığı artar. İbs’ye sahip bireylerin fodmap yani eliminasyon diyeti gibi beslenme ilkelerini uygulamaları gerekebilir.
Fodmap diyeti içerisinde fermente edilebilir oligosakkarit-disakkarit ve monosakkaritler ve poliolleri barındırır. Bunlar genel olarak sindirime duyarlı olan kısa zincirli karbonhidratlardır. Bu karbonhidratlar ise genel olarak direkt emilmek yerine özellikle bağırsağın içinde bulunan bakterilerin olduğu kısımlara doğru yayılırlar. Fodmap diyeti yapan hastaların şekerli gıdalar, hazır ve konserve gıdalar, yağ ve tuz oranı yüksek gıdalar, glutenli gıdalar, bazı süt grubunu içeren besinler, baharatlı ve asitli gıdalar gibi bağırsağın sindirimini zorlaştıracak besin gruplarını belirli bir süre hastalığın şiddetine bağlı olarak tamamen/yada seçili olarak tüketmemesi gerekebilir. Yapılan çalışmalar sonucunda fodmap’e ek olarak glutensiz diyet, az/çok lifli beslenme ve d vitamini takviyesi kullanımının ibs hastalarının semptomlarında büyük oranda azalış gösterdiği tespit edilmiştir.